DANIŞMA KURULU GÖRÜŞMELERİ: MERCEDES-BENZ TÜRK’TEN UFUK KARACA

BÜYAK
4 min readMar 13, 2021

Pandeminin ortasında, birbirimizden uzak kaldığımız başka bir günden daha merhaba. BÜYAK olarak gerçekleştirdiğimiz “Danışma Kurulu” görüşmelerinde Mercedes-Benz’den Ufuk Karaca’yı misafir ettik.

Ufuk Karaca Kimdir?

Ufuk Karaca, İstanbul Lisesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi mezunu. Yüksek lisansını ise İstanbul Teknik Üniversitesi’nde tamamlamış. Kariyerine Mercedes-Benz Türk firmasında insan kaynakları stajı yaparak başlamış ve 2016 yılından bu yana da otobüs üretimi için parça satın alımı ve koordinatörlüğü yöneticiliği görevini yürütüyor.

Ufuk Bey’e Mercedes-Benz Türk’te nasıl bir ortamda çalıştıklarını sorduk. Ufuk Bey’in cevabı ise şu şekilde oldu:

“Huzurlu ve mutlu bir ortamda çalışmıyor olsaydık 14 yılımı Mercedes-Benz’de geçirmezdim. Mercedes-Benz Türk için “okul gibi” tanımı yapılıyor. Bir sistem — firma nasıl çalışır, nasıl bir uyum ve ahenk vardır gibi tüm sorularınıza cevap bulmak istiyorsanız Mercedes-Benz Türk gelebileceğiniz en iyi şirketlerden biri. Otomotivde istihdam olarak ilk 3 içerisindeyiz, ağır ticari araçta ise lideriz. AR-GE çalışanı ve projesi kapsamında Türkiye’de ilk beşteyiz: 500’ün üzerinde AR-GE mühendisimiz ve 400’e yakın IT çalışanımız var, bu çalışanların büyük bir kısmı küresel çapta yurtdışına hizmet sağlıyor. Almanya, Japonya, Brezilya ve daha niceleri…

Özellikle satın alma küresel bir departman ve her yerde ofislerimiz var: Kuzey Amerika, Meksika, Brezilya, Rusya, Hindistan, Güney Amerika gibi bölgelerde üretim birimlerimiz var ve hepsiyle sürekli olarak iletişim içindeyiz. Bu bizlere küresel bir iletişim ortamı içerisinde çalışma fırsatı sağlıyor.

Ofis ortamı hakkında ise şunları söyleyebilirim: Hedefler doğrultusunda çalışıyoruz. Kararlar kişilerin insiyatifine çok fazla kalmamış oluyor, işleyen ve düzenli bir sistemimiz var. Şirket / departman içi rekabet azdır çünkü herkesin hedefleri farklıdır. İşler tamamlandığı sürece esnek çalışmaya müsaade ediyoruz ve kesinlikle çalışanlar arasında bir arkadaşlık ortamımız var. Bizim nihai hedefimiz çalışma arkadaşlarımızla uzun yıllar boyu beraber çalışabilmek, bu da huzurlu ve rahat bir iş ortamı olarak çalışanlarımıza geri dönüyor. Mercedes-Benz Türk’te günlük kararlar alınan bir firmadan ziyade, oturmuş ve belli kariyer basamakları olan bir firmadan bahsetmek mümkün. Siz ne kadar verimli ve özverili çalışırsanız o kadar öne çıkıyorsunuz. Tabii bunların yanında da dil eğitimi, yüksek lisans desteği ve benzeri gibi imkanlarımız da var.”

Mercedes-Benz COVID-19’dan nasıl etkilendi?

Mercedes-Benz olarak sadece bir ay üretimi durdurmak zorunda kaldık. Mayısın sonuna kadar tek vardiya, şartların da rahatlamasıyla Mayısın sonundan itibaren normal çalışma düzenimize dönüş yaptık. Kredi faizlerinin düşmesi ile beraber 4 ay süresince rekor satışlara ulaşma imkanı bulduk fakat Avrupa piyasası halen zayıf devam ediyor. 2019 Q3’e göre satışlarımız COVID-19’a rağmen kesinlikle arttı. Pandeminin etkilerini hiç yok denilemeyecek seviyede hissettik diyebiliriz fakat önümüzdeki sene çok belirsiz. Belediye otobüsü taleplerimiz arttı fakat seyahat otobüsü talepleri ciddi bir düşüşte. Pandemi süreci sona erdiğinde, tahminen Nisan-Mayıs, bir iyileşme bekliyoruz.

Otomotivde dönüşüm trendi herkesi etkiliyor, geleneksel araç üretimi yapan şirketlerin ise tedarik zincirlerini güncelleyerek, daha yetkin mühendisleri işe alarak ve benzeri tedbirlerle bu trende adapte olmaları gerekiyor.

Çalışma arkadaşlarımızla beraber motivasyon konusunda ciddi bir sıkıntı yaşamadık. Mart ayı civarlarındaki belirsizlik hepimizi birer nebze huzursuzluğa itse de, bizler home-office sistemini daha önceden de uyguladığımız ve gerekli altyapımız da hazır olduğu için rahat bir geçiş süreci yaşadık. Sıradan bir gün içinde Skype ve Teams üzerinden 3–4 toplantımız oluyor. Dış tedarikçilerle de görüşmelerimiz online platformlara taşındı. Sosyalleşme adına 1–2 gün ofise gelme imkanını da sunmaya başladık, ne sağlık ne de işler yönünden bir sıkıntı yaşamadık — her şey tıkırında devam ediyor!

Peki Ufuk Bey, üniversite yıllarınızı nasıl geçirdiniz? Üniversite öğrencisi bizlere neler tavsiye ediyorsunuz?

Benim dönemimde açıkçası öğrenci faaliyetleri günümüzdeki kadar aktif değildi — standart bir öğrencilik hayatı geçirdim diyebilirim. Okurken aynı zamanda babamın işlerine de yardımcı oluyordum. 4.sınıfta staja başlamam ile beraber ciddi bir çalışma sürecine atılmış oldum. Staj zamanımda, insan kaynaklarında, mavi yaka çalışanların önerilerini sunabileceği bir sistem geliştirmiştik ve o sistem hala kullanılıyor.

Benim sizlere, üniversiteli gençlere, tavsiyem ise: sosyal etkinlikler ve kulüp faaliyetlerine kesinlikle önem verin! Kulüplere katılıp görev almayı sadece CV’nize yazmak için değil, kendinize (hem arkadaşlık hem de kariyer üzerine) network kazandırmak ve fayda sağlamak için devam edin. Ortak çıkarımlarınız olabilecek, belki de ileride iş arkadaşlarınız olacak insanlarla tanışıp ağınızı genişletin. Yurtdışı tecrübesi gerçekten önemli! Ne kadar erken yurtdışına çıkma imkanlarına erişirseniz bunlar sizin için artıdır. Staj imkanlarını sonuna kadar kullanın. Ben staj konusunda şanslıydım — biri uzun, ikisi kısa olmak üzere üç staj yaptım. Bunun bana kazanımı ise farklı sektörleri tanıma şansını elde etmemdi. Kendi geleceğim için çalışacağım sektörleri kıyaslama imkanını elde etmiştim. İş hayatına atıldığınız zaman bunları değiştirmek çok zor oluyor. Mercedes-Benz Türk’te de şu an bölümümüzde çalışan 7–8 arkadaşımız da önceden staja gelip sonrasında tam zamanlı çalışmaya geçen çalışma arkadaşlarımız. Okulu bitirmek için acele etmeyin. Çok ciddi bir rekabet ortamı var ve okulunuz ne kadar adı bilinen ve iyi bir okul olsa bile eskisi kadar sizi öne çıkarmıyor. Kesinlikle kendinize kattığınız ekstra özellikler, öğreneceğiniz yabancı diller ve yetenekler sizleri daha çok öne çıkartıyor. Bu konular üzerine düşün derim!

Master ve Kariyer

Yüksek lisansı sadece yapmak için yapmayın, gerçekten fayda ve katkısının olacağını düşünüyorsanız yapın! YTÜ gibi teknik bir üniversiteden mezun olduktan sonra, satın alma departmanında çalışırken bazı sosyal konularda kendimi geliştirebileceğimi hissettim ve yüksek lisansa başvurdum. Pazarlama, Finans, Muhasebe, CRM, Yöneylem Araştırma gibi dersleri yüksek lisansta gördüm ve bana kesinlikle somut bir şekilde faydaları oldu.

Akademik alanda veya teknik yoğun bir bölümde çalışmak istiyorsanız okul sonrası master ve/veya doktora yapıp ardından iş hayatına atılabilirsiniz. İş hayatı odaklı, sosyal ve ticari alanlarda çalışacaksanız ise, biraz iş hayatını gördükten sonra yönelimlerinize uygun bir MBA yada YL branşı seçmeniz ve o şekilde yapmanızı tavsiye ederim.

Ufuk Karaca’ya bizlere ayırdığı vakit ve değerli cevaplar için çok teşekkür ediyoruz!

--

--

BÜYAK

Boğaziçi Üniversitesi Yöneylem Araştırma Kulübü